4 Mayıs 2020 Pazartesi

olanla olunmuyor / edebi özellik yoksunu iç dökmeleri 3

2017 yılında iyi bir fen lisesinde son sınıfken, hayatın kime nerelerden yumruklar atabileceği konusunda ileri derecede fikir geriliği olan bir insandım.
Bir arkadaşım YGS sıralamasında Türkiye'de ilk 50'ye girmişken ve hep daha iyisine ulaşmayı hayal ederken, 29.000 li sıralamalarda olan ben onunla aynı hayaller kurabileceğimi, aynı yerlerde aynı mutlulukların altına adını yazabileceğimi düşünüyordum.



Sanırım.
Çünkü LYS sıralamasında 20.000 kişiye yakın geriye atınca bile, anlamadığım bir sebepten dolayı kendi omzuma kaldırabileceğimden daha da fazla yük yükleyerek ve herkesi karşıma alarak bir sene daha hazırlanma kararı aldım.
Ne oldu ?
''Ben senden 60.000 den ileri beklemiyordum'' diyerek ne yapmaya çalıştığını anlamadığım matematik öğretmenimi haklı çıkardım. ''Senin böyle olduğunu biliyordum, dinleyecektin beni'' diye yüzüme yüzüme bas bas bağıran kişiyi haklı çıkardım. Çıkacaktı, çıkmak için her şekilde cehennem haline getirmişti her yeri.

Ben de;  depresyon, içe çekilme, major depresyon falan falan. Anlarsın.
Sessiz sakin, geceleri kabuslu.
Arada güzel şeyler de olmadı değil.
Mayıs'ın üçüncü haftasından bir gün sonra.

Sonra ben ve bahtsızlığım, bütün olmayanlar üzerine yine haddimizi bilmeyip (kırk bin zorla) başka bir şehre gittik. Kaçar gibi apar topar. Yine gideceğiz.

Olanla olunmuyor, bu yazı motivasyon içermeyen bir yazıdır.
Zaten insanlar hep mutlu dolaşmak zorunda değil,
benim gibi palyaçolar bile.

Eh yine şaşırttık.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder