24 Nisan 2020 Cuma

ne yapıyorum / edebi özellik yoksunu iç dökmeleri 1

başımı kendi koyduğum bir kayaya bugün çarpınca fark ediyorum bunu.
ben ne yapıyorum ? soruyorum kendi kendime, hakikaten niye yapmaya başladın bunu ! -bu diyince bütün özneler de yok olmuş oluyor- bir amnezi içerisine düşüyorum, amaçsız, benliksiz.
özne her şey oluyor. anlık bir suçlamadan, beşer senelik suçlamalara yürüyebiliyorum böylece ben. kafamın içinde başka bir ''ben'' daha olup ona bağırıyorum yahu niye yaptın kardeşim, zorun neydi ? diyorum, ses yok  polis oluyorum, tutukluyorum kendimi, yargılıyorum, savunan avukat benim, savcı benim, kayayı ben koymuşum. ama hakim koltuğu sadece yankı seslerinin söylediklerini karar veriyor. bomboş sonsuz bir oda var, bembeyaz. oraya geri dönmüşüm sanki.

''bu zorluklara değecek mi ?
diğer şeylerden vaz geçince,
kurulu düzenlerini rutinlerini bozunca
devam edebilecek misin yaşamaya ? ''



işte bugün o amnezi, yankı sesleri yerine hakim koltuğuna beni oturttu, on dakikacık-gerçi yirmi üç nisan da geçmiş, geç kalmışsın da diyebilirsin tarihe bir göz atarak- ufak bir unutma macerasıbir farkına varış mı oluyor vazgeçiş kozası mı örüyor anlamıyorum ama o on dakikada ''her şeyden'' vazgeçiyorum (önüme kayayı koymamı sağlayan hayalim olan her şey'den) 
sonra kalkıyorum ayağa -hakim koltuğundan- gelen yankı seslerine doğru koşuyorum.
kim lan bu ses ? kimin lan bu ses ! 
iğrenç sesiyle okuduğu türkülerden birine başlıyor. değil üç beş sene, anasınıfında oynamadığım legolara küçükken hiç uzamayan (uzatılmayan) saçlarıma sarılıyor, çekiştiriyor. ilk bisikletimi benden alıyor, zıpladığım ilk seksek'i yerden siliyor. önce pencereleri, sonra altıncı sınıfta iken okuduğum Gülten Dayıoğlu kitaplarını, en son açtığım şarkıları kapatıyor. ben de bir daha açmıyorum sanırım.
koltuğu ona bırakıyorum senelerce. zorla kovuyorum, hala yankısı gelip beni buluyor.




''ben o sesi susturmak için,
ben o koltuğa oturmak için,
ben gerçekten mutlu olmak için ''

bunu yapıyorum. deniyorum, koşuyorum. saçlarımı o kesmesin diye kendim kesiyorum. bileklerimi uzun uzun direklere bağlıyorum.bağlıyorum ki kaçmayayım o koltuk için savaşmaktan.

ben ne yapıyorum.
iyiyim,
sen ne yapıyorsun ?





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder