Öğrenci olmanın getirdiği bir sefillikle,şubat kelimesini
duyar duymaz hep bir tatil düşüncesi oluşageldi yıllardır benim kafamda.Sizde öyle midir bilmiyorum.E peki madem benim için Şubat tatil
demek ise , bugün Şubat ve tatilleri nasıl geçirdiğim ile ilgili biraz dedikodu yapayım diye
düşünüyorum.
Hayatım boyunca tatilleri,kendimi geliştirmek için bir zaman
dilimi olarak geçirmeye çalıştım.Çalıştım diyorum çünkü elde ettiğim bilgiler ,
birkaç gün , hafta boyunca kendimi maruz bıraktığım eğitim çalışmalarımın meyvesini henüz alamadım.(eğitim
derken okul dersi olarak düşünmeyin,ilginç ilginç hobiler ,belgeseller ve
selflanguangeteaching gibi benim uydurduğum ve kendimi mecbur ettiğim şeyler..) Bir bulut misali yoğunlaşmasını beklediğim bilgi sisi var elimde.
-kamu spotunu da geçtikten sonra- Asıl gevezelik ‘topic’
imizden bahsedelim.Bu tatil !
:D
:D
:D
-nah tatil gülümsemesi-
Girişi bayağı afilli yapınca beklentiyi arttırıp,vasat bir
tarzla sürdürmemek istiyorum şuan bu yazıyı ama dur bakalım.
Malumunuzdur.1 sene evde hazırlanarak üniversiteye yerleşmiş
biri olarak o 1 sene içinde çok parçalandım , pörsüdüm , senenin sonunda
hayalimin elini bıraktım.Bıraktırdılar.Bırakmak zorunda kaldım.-demogoji part
ends- Neyse işte , şöyle böyle de olsa ben de emekli bir nerddüm.Ortalama
öğrenci seviyesinin biraz üzerine çıkabilmiş , fen çıkışlı ama edebiyatı
fizikten çok çok daha iyi hatırlayan eski nerd…
Velhasıl kelam.
Böyle çalkantılı , buhranlı değişik depresyon süreçleri
atlattıktan sonra evden nefret etme belirtileri gösteren ‘düşünce muhacirliğini
dışa vurum’ adını verdiğim 80 milyonda henüz üç kişide tespit ettiğim bir
hastalık baş gösterdi bende.
Evde kalamama.
Yurtta boş boş yatamama.
Yanlız başım kendimi sokaklara atıyorum.Bir bakıyprum amaçsızca bir yerlerde dolaşıyorum
AMANİİN !!!
Bu hastalık etkin hale geliyor uzun süre evde kalınca.Bir
darlanma geliyor.Akut depresyonum alevleniyor.Kendimi tutamıyorum ve
batıveriyorum.
DOWN DOWN DOWN.
Bknz bu tatil işte.
Sonu ve başı hariç güzel gibimsiydi.
Şeker Portakalı’nı bir günde öğüttüğüm , bazı iade
sebeplerinden dolayı Güneş’i Uyandıralım’ı n yarısında kaldığım bir kitap
maratonu içerdi.İyiydi yani.Şey yaptım ya.Eğlendim ben.Kendi içimde.
Meselaa
Fringe dizisinin *** ilk sezonunu (20EP) ve ikinci sezonun
bir kısmını (8EP) izledim-şimdi de izlemeye devam ediyorum-…Her bölümde elimden
geldiğince bilmediğim kelimeleri ve söz kalıplarını not aldım.Her bölüme ayrı
bir sayfa ayırarak yaptım bunu…Sherlock dizisinin de 3sezonunda 2.bölümdeyim
ama bu aralar pek devam ederim gibi gelmiyor.The Menthalist dizisine
başladım.Ondan da birkaç bölüm izledim.
Parça parça şiirler yazdım ,İsmet Özel okudum biraz.
Bir kere annem ile harika bir kek yaptık.Birkaç kere puding
ve sıkça hazır çorba yaptım.Kardeşlerimi bilgisayarın başından
kaldırdım-zorla-.Geçen yaz gittiğim çanta kursunun yemeğine katıldım.Üç kere
arkadaş toplantısı yaptım -hepsi yakın çevremdi-
Platonik şeklinde vuruluşum gerçekleştirdiğim insan evladına
20 gün mesaj atmama hedefi koymuştum. -çünkü mesaj atıyorum cevap vermiyor ezik
hissettiriyor beni bu- onu tam gerçekleştirirken 16.günde o mesaj attı ve kuralımı bozdu.
Neyse ...Gecenin saat 2sine kadar bayraklardan ülke tanımaca uygulama
şeyinden oyun oynadım tatil boyunca.Part time olarak EVİMİZİN MUTFAĞINDA bulaşık makinesi
yerleştirme stajı yaptım.
Korkunç bir Popeyes bağımlısı ,hayranı ,fanı olarak sadece 1
kerecik (yazıyla bir) Popeyes ‘a gittim.
-başlıktaki sorunun cevabı-
*Aslında birkaç günde bir sürekli sürekli ‘’ŞUBAT BİTMEDEN
BİR YAZI YAYINLAMALIYIM ‘’ diye düşündüm.Bunu overthink hale getirip anksiyete
problemi çıkarttım kendime.Tüm bunlara rağmen -her zamanki gibi- güzel fikirler bulup bunların suyunu çıkarana
kadar erteleme huyum yüzünden bu yazı da 28Şubat’a kaldı.
Onun dışında memleketten Ankara’ya geri dönmeyi otobüsle
yapmamak için zilyon tane plan yapmama rağmen 12 saat süren bir yolculuk
yaptım.OTOBÜS İLE.Öyle ki bana sanki otobüste doğmuşum ve sonsuza kadar
otobüste yaşayacağım hissi verdi.Ama bitti çok şükür.Otobüste yaşamıyorum
şuan..
Öyle döndüm işte 21 şubat saat 06.00 civarı başkente…
Ne yapıyorum bilmiyorum bu aralar.
Bazen biliyor taklidi yapıyorum.Bazen bir aydınlanma geliyor. Düşünce Muhacirliğini Dışa Vurum
hastalığım da depresif bayağı bu aralar.Yurda da mümkün olduğunca geç dönüyorum bu meret yüzünden.Herkes aklını kaybetti bence artık.Ben kaybetmedim sadece DMDV'm var
Kim bilir.
Belki bir gün elini bıraktığım hayalimin yasını tutmayı
bırakırım da bir rahat yüzü gösteririm depresif ataklarımla baş edemeyen
anacığıma da…
Dİ END.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder