28 Şubat 2019 Perşembe

Şubat bitmeden bir yazı yayınlamalıyım*


Öğrenci olmanın getirdiği bir sefillikle,şubat kelimesini duyar duymaz hep bir tatil düşüncesi oluşageldi yıllardır benim kafamda.Sizde öyle midir bilmiyorum.E peki madem benim için Şubat tatil demek ise , bugün Şubat ve tatilleri nasıl geçirdiğim ile ilgili biraz dedikodu yapayım diye düşünüyorum.

öğrenci olmanın getirdiği sefillikle.....


Hayatım boyunca tatilleri,kendimi geliştirmek için bir zaman dilimi olarak geçirmeye çalıştım.Çalıştım diyorum çünkü elde ettiğim bilgiler , birkaç gün , hafta boyunca kendimi maruz bıraktığım eğitim çalışmalarımın meyvesini henüz alamadım.(eğitim derken okul dersi olarak düşünmeyin,ilginç ilginç hobiler ,belgeseller ve selflanguangeteaching gibi benim uydurduğum ve kendimi mecbur ettiğim şeyler..) Bir bulut misali yoğunlaşmasını beklediğim bilgi sisi var elimde.


İşte bugün ne antin kuntin bilgi varsa kafamda,bunların çoğunu tatil vakitlerinde heybeme doldurdum.Yani ne diyim.Sağda solda size ilgincimsi gelen hareketler yapan arkadaşlarınız varsa bu insanların çoğunun kendileri ile ilgili a-normal problemleri ve eğlenceleri olduğunu unutmayın.


-kamu spotunu da geçtikten sonra- Asıl gevezelik ‘topic’ imizden bahsedelim.Bu tatil !
:D
:D
:D
-nah tatil gülümsemesi-

Girişi bayağı afilli yapınca beklentiyi arttırıp,vasat bir tarzla sürdürmemek istiyorum şuan bu yazıyı ama dur bakalım.

Malumunuzdur.1 sene evde hazırlanarak üniversiteye yerleşmiş biri olarak o 1 sene içinde çok parçalandım , pörsüdüm , senenin sonunda hayalimin elini bıraktım.Bıraktırdılar.Bırakmak zorunda kaldım.-demogoji part ends- Neyse işte , şöyle böyle de olsa ben de emekli bir nerddüm.Ortalama öğrenci seviyesinin biraz üzerine çıkabilmiş , fen çıkışlı ama edebiyatı fizikten çok çok daha iyi hatırlayan eski nerd…
Velhasıl kelam.
Böyle çalkantılı , buhranlı değişik depresyon süreçleri atlattıktan sonra evden nefret etme belirtileri gösteren ‘düşünce muhacirliğini dışa vurum’ adını verdiğim 80 milyonda henüz üç kişide tespit ettiğim bir hastalık baş gösterdi bende.
Evde kalamama.
Yurtta boş boş yatamama.
Yanlız başım kendimi sokaklara atıyorum.Bir bakıyprum amaçsızca bir yerlerde dolaşıyorum 


AMANİİN !!! 

Bu hastalık etkin hale geliyor uzun süre evde kalınca.Bir darlanma geliyor.Akut depresyonum alevleniyor.Kendimi tutamıyorum ve batıveriyorum.
DOWN DOWN DOWN.
Bknz bu tatil işte.
Sonu ve başı hariç güzel gibimsiydi.
Şeker Portakalı’nı bir günde öğüttüğüm , bazı iade sebeplerinden dolayı Güneş’i Uyandıralım’ı n yarısında kaldığım bir kitap maratonu içerdi.İyiydi yani.Şey yaptım ya.Eğlendim ben.Kendi içimde.

Meselaa
Fringe dizisinin *** ilk sezonunu (20EP) ve ikinci sezonun bir kısmını (8EP) izledim-şimdi de izlemeye devam ediyorum-…Her bölümde elimden geldiğince bilmediğim kelimeleri ve söz kalıplarını not aldım.Her bölüme ayrı bir sayfa ayırarak yaptım bunu…Sherlock dizisinin de 3sezonunda 2.bölümdeyim ama bu aralar pek devam ederim gibi gelmiyor.The Menthalist dizisine başladım.Ondan da birkaç bölüm izledim.
Parça parça şiirler yazdım ,İsmet Özel okudum biraz.
Bir kere annem ile harika bir kek yaptık.Birkaç kere puding ve sıkça hazır çorba yaptım.Kardeşlerimi bilgisayarın başından kaldırdım-zorla-.Geçen yaz gittiğim çanta kursunun yemeğine katıldım.Üç kere arkadaş toplantısı yaptım -hepsi yakın çevremdi-
Platonik şeklinde vuruluşum gerçekleştirdiğim insan evladına 20 gün mesaj atmama hedefi koymuştum. -çünkü mesaj atıyorum cevap vermiyor ezik hissettiriyor beni bu- onu tam gerçekleştirirken 16.günde o mesaj attı ve kuralımı bozdu.

Neyse ...Gecenin saat 2sine kadar bayraklardan ülke tanımaca uygulama şeyinden oyun oynadım tatil boyunca.Part time olarak EVİMİZİN MUTFAĞINDA bulaşık makinesi yerleştirme stajı yaptım.
Korkunç bir Popeyes bağımlısı ,hayranı ,fanı olarak sadece 1 kerecik (yazıyla bir) Popeyes ‘a gittim.

-başlıktaki sorunun cevabı-

*Aslında birkaç günde bir sürekli sürekli ‘’ŞUBAT BİTMEDEN BİR YAZI YAYINLAMALIYIM ‘’ diye düşündüm.Bunu overthink hale getirip anksiyete problemi çıkarttım kendime.Tüm bunlara rağmen -her zamanki gibi-  güzel fikirler bulup bunların suyunu çıkarana kadar erteleme huyum yüzünden bu yazı da 28Şubat’a kaldı.
Onun dışında memleketten Ankara’ya geri dönmeyi otobüsle yapmamak için zilyon tane plan yapmama rağmen 12 saat süren bir yolculuk yaptım.OTOBÜS İLE.Öyle ki bana sanki otobüste doğmuşum ve sonsuza kadar otobüste yaşayacağım hissi verdi.Ama bitti çok şükür.Otobüste yaşamıyorum şuan..


Öyle döndüm işte 21 şubat saat 06.00 civarı başkente…
Ne yapıyorum bilmiyorum bu aralar.
Bazen biliyor taklidi yapıyorum.Bazen bir aydınlanma geliyor. Düşünce Muhacirliğini Dışa Vurum hastalığım da depresif bayağı bu aralar.Yurda da mümkün olduğunca geç dönüyorum bu meret yüzünden.Herkes aklını kaybetti bence artık.Ben kaybetmedim sadece DMDV'm var

Kim bilir.

Belki bir gün elini bıraktığım hayalimin yasını tutmayı bırakırım da bir rahat yüzü gösteririm depresif ataklarımla baş edemeyen anacığıma da…

Dİ END.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder